Bolu Gölcük Gezi Rehberi

1587
0

 

Burası Bolu Gölcük; Aladağlar’ın eteğinde, yeşille mavinin buluştuğu yer. İstanbul ve Ankara’ya da yakın olunca kaçışın merkezine ilk sıradan oturuyor.

Birbirinden farklı, yeşilin değişik tonlarının ortasında yer alan, güzelliğine güzellik katan Gölcük Gölü, sonradan oluşmuş yapay bir göl aslında.  Zamanla genişleyerek şimdiki şeklini almış. Günübirlik piknikçiler ve trekking gruplarının da hafta sonu bir nefeslik mola yeri aynı zamanda.

Buraya kamp veya konaklamak amacıyla gelmeyi düşlüyorsanız hemen bu düşüncenizi silmenizi öneririm. Çünkü burası bir tabiat parkı, bu nedenle ne kamp, ne de konaklama yapılıyor. Bu güzelliği ancak günübirlik yaşıyorsunuz.

Her mevsimi farklı güzellikte olan Gölcük’e, hangi mevsimde gelirseniz gelin farklı bir doğayla buluşursunuz. Kışın her yer beyaza bürülüyken, baharda nilüferler renk renk açmaya başlıyor. Yazı farklı tatlarla yaşarken, sonbaharının renklerine de aşık oluyorsunuz.

Gölün her mevsim güzelliğinin yanında ya kıyıdaki o ev! Bazen kartpostallarda, bazen de masa üstü fotoğraflarımızdaki o ev gerçek olup, hayran hayran baktırır. Evet beğeninin en yüksek olduğu manzarayı sunan sadece uzaktan görebildiğimiz, yanından öylesine geçtiğimiz, iki katlı bina ve gelen herkesin bir gece kalmayı düşlediği yer. Burası ne bir otel ne de bir ev aslında. Orman Bakanlığı’nın misafirhanesi sadece.

 

BURAYA KADAR GELİNCE NE YAPMALI?

 

 

Önce gölün çevresini adım adım dolaşın. Sizin için yürüme yolları var. Her yerde farklı manzarayla karşılaşacaksınız. Etrafını saran göknar ağaçları da her mevsim farklı güzellik sunuyor. İçinize bol bol oksijeni çekin. Başka yerde bu kadar bol oksijenle, böyle güzel manzara seyredemezsiniz. Sonbaharda yeşilden çok turuncunun bin bir tonuyla tanışırken, kışın beyazlar içindeki manzaranın büyüsüne kapılıp, içiniz titrercesine soğuktan ürpererek zamana meydan okursunuz. Bahar gelince her yer canlanır; kuşlar cıvıl cıvıl öter, börtü böcek etrafınızda dolaşır durur.  Renk renk nilüferler bahara ‘’ merhaba’’ der, gölün sakinleri de etrafta kendini göstermeye başlar.

İçeriye doğru patikaları takip ederek ilerlediğinizde,  etrafın güzelliklerini keşfedebilirsiniz. İlerleyen zamanda karnınız da acıkınca bir mangalın başında hem ısınır, hem de birazdan ekmek arasında yer alacak etinizin  pişmesini beklerken sohbetin de dibine vurursunuz.

Günün farklı zamanlarında değişik ışık açılarıyla manzara fotoğrafları da çekersiniz. Fotoğraf gruplarının da ilk tercihleri arasında yer alıyor. En güzel düğün fotoğrafları da burada çekiliyor! Yeni moda, doğa temalı gelin fotoğrafları; dağda, bayırda, bir gölün ya da bir şelalenin yanında gelinle-damat görürseniz şaşırmayın!

Buraya grupla gelip, uzun soluklu yürüyüş ya da ailenizle gelip piknik de yapabilirsiniz. Etrafta gün ve gün artan masalardan birine yerleşir, keyifle oturup burayı yaşarsınız. Etrafta pek tesis yok, zaten olmasını da istemeyelim! Ne kadar ziyaretçi o kadar çevre kirliliği demektir!

NASIL GİDERİM?

 

 

Çok kolay! Bolu merkeze oldukça yakın, 13 kilometre uzaklıkta. Aynı zamanda Bolu- Seben- Kıbrısçık yolu üzerinde. Gelmişken Abant’a da uğrayın, çok yakın. Orada konaklama imkanı da var. İnanın farklı güzelliği yaşayacaksınız. Abant gezi rehberimizi de okumadan yola çıkmayın!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz