Haydi Cumalıkızık’a Gidelim

1094
0

Kış yüzünü göstermeye başlarken, yakında nereye gitsem, derdi de başlıyor. Biz yakın yerler seçeneğini Cumalıkızık’tan yana kullanıyoruz. Aylardan Aralık, bazı yerlere kar düşmeye başlarken, buralar daha nasibini almamış, hava da şansımıza çok güzeldi. Her ne kadar hava açık, güneşte tepeden gülümsüyor olsa da kış mevsimi bu tedbiri elden bırakmıyoruz. Mevsime göre sıkı giyiniyoruz.

Sabahın ilk ışıklarıyla yola çıktık. Duyduk ki burada kahvaltılar çok güzelmiş. Kahvaltı keyfini burada yapacağız.

Keyfi, yıllar önce ‘’ Kınalı Kar’’ dizisiyle ünlenen dizinin belli bölümlerinin de çekildiği Kınalı Kar Bulanlar Konak’ın da yapıyoruz. Bir gün önceden rezervasyon yaptığımız için gelmeden kahvaltı masamız donatılmış bile. Sobanın sıcaklığında kahvaltımızı yaparken kızarmış ekmeklerimiz de kahvaltıya farklı bir lezzet katıyor. Ürünler köye ait ve doğal. Kahvaltı keyfi bitince kendimizi köyün taşlı yollarına attık.

Cumalıkızık, Osmanlı’dan geriye kalan beş Kızık köyünden en korunmuş olanı. Aslında bölgede on beş kızık köyü varmış. Kızık, konar göçer Oğuz Türkleri’ne verilen isimmiş. 13.yüzyılda Moğol saldırılarından Orta Asya’dan kaçan Kızıklar, soluğu Anadolu, İran, Suriye’de almışlar. Köyde ismini ilk  ‘’Kınalı Kar ‘’ dizisiyle duyurdu. Sonrasında merak edenler akın akın gelmeye başladı. Benim de ilk gelişim o yıllara dayanır. 2007 yılından itibaren restorasyon süreci başlayan köyde, 2014 yılına gelindiğinde Unesco Dünya Mirası listesine girmeyi başarmış.  Yıllar sonra daha gelişmiş, daha korunaklı, bir o kadar da etrafı köyün ürünlerine dayalı satışların yapıldığı tezgahlarla işgal edilmiş olsa da yine de güzeldi.

Renk renk konakların sıralandığı, taşlı yollardan yukarıya doğru çıktık. Yolun sonundaki artık bağ bahçelerin başladığı yerdeki konakta bir de kahve molası verdik. Diğer yoldan aşağıya doğru süzüldüğümüzde Cin Aralığı’na ulaşmış olduk.

Çıkmaz sokağın hemen bitiminde iki konağın arasında bir aralık olan Cin Aralığı, rivayete göre 1. Dünya Savaşı yıllarında işgalcilerin kovaladığı askerlerin bu sokağa girince birden ortadan kayboldukları görülmüş. ‘Onları cinler kaçırdı.’ söylemiyle günümüze ’Cin Aralığı’ olarak gelmiş. Buraya gelenlerin çoğu burada fotoğraf çektirmeden dönmüyormuş. Bizde geleneğe uyarak çektirmeden dönmedik. Aralıktan geçince önümüze köyün Camisi, hamamı ve hemen karşısında yer alan Cumalıkızık Müzesi çıktı.

Cumalıkızık Müzesi’nde, geçmişten günümüze köyün geleneksel yaşamına dair izleri sürdükten sonra köyün girişinde yer alan tezgahlardan alışveriş yapmayı da unutmadık. Kahvaltıyla beraber yaklaşık üç saatlik süre yetti. Biz ayrılırken köy de yavaş yavaş kalabalıklaşmaya başladı. Genellikle en çok Bursalılar, yakın çevredeki illerden gelenlerle köy kalabalıklaşıyor. Günübirlik gezmek için üç saatlik süre yeterli bence. Geriye kalan zamanda da yakındaki Gölyazı, Tirilye, Mudanya görülmeli. Bizde sırayla hepsine uğradık.

Buraya gelmekte çok kolay. Bursa’nın Yıldırım ilçesine bağlı köy, Uludağ’ın eteklerine kurulmuş. Kafayı kaldırınca Uludağ’da yukarıdan gülümsüyor. Genelde Bursalıların hafta sonu kaçamak yeri olsa da yakın illerden de gelenler çok oluyormuş. Turcular başı çekerken, ailece gelenler, okul grupları derken ziyaretçiler çoğalıyor. İstanbul, Yalova, İzmitliler içinde kolay ulaşabilecek yerlerden. Günübirlik değil konaklamalı gelenlere de butik otele dönüşmüş konaklar mevcut. Biz şimdilik günü birlikçilerdeniz. Köylü teyzelerimizin gönlünü birer birer alarak alışverişimizi tamamlayıp köyden ayrılıyoruz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz