Gölün turkuaz renkli sularının içinde bir gelin endamıyla süzülüyor Akdamar. Adaya yaklaştıkça bir yapı beliriyor önümüzde – KİLİSE. Bir zamanlar küçük kent, saray ve kiliseden oluşan adada şimdi sadece kilise ayakta kalmış.
Kiliseden önce, adanın ismini aldığı söylenen ve kulaktan kulağa günümüze kadar gelen efsaneden kısaca bahsedelim;
Adanın çevresindeki köylerde çobanlık yapan bir genç, adada yaşayan Ermeni Baş Keşişi’nin kızı Tamara’ya aşık olmuş. Aşk bu, gönül ferman dinler mi? Genç adam, yaz kış demeden, her gece Tamara’yı görmek için adaya yüzerek gidermiş. Tamara’da onu elinde fenerle beklermiş. Bu durumdan haberdar olan kızın babası, fırtınalı bir gecede, elinde fenerle adanın kıyısına iner ve sürekli yerini değiştirerek, gencin yorulup, gücünü yitirmesine neden olur. Yüzmekten yorulan genç çoban, boğulur ve boğulmadan önce son nefesiyle ”Ah Tamara !” diye haykırır. Bunu duyan Tamara’da kendini gölün sularına bırakır.
O günden sonra ada Ahtamar ismi ile anılır.
Akdamar Kilisesi, M. Ö. 915-922 yılları arasında Vaspuran Kralı 1. Gagik tarafından bir saray kilisesi olarak yaptırılmış. Kilisenin mimarı Manuel adlı bir keşiş. Kral Gagik de kentin ve kilisenin yapılmasına katkıda bulunmuş. Kilise, Hz. İsa’nın gerildiği ‘Kutsal Haç ‘a ithaf edilmiş. Kilisenin taşları, günün her saati ışığa bağlı olarak mevsimden mevsime göre değişerek, kırmızı, sarı ve gri renkler saçıyor. Yapının cephelerini oluşturan süslemeler de, ışık-gölge oyunlarıyla bu renkli kütleyi daha etkileyici kılıyor.
Yapı bilinmeyen bir zamanda, manastır kilisesine dönüştürülmüş. Kilisenin içinde de, dış cephede olduğu gibi önemli freskler yer alıyor. Duvarların iç yüzünü kaplayan sıvanın üzerine boyalarla yapılmış resimlerden (fresk) bir kısmı dökülmüş, tahrip olmuş, bir kısmı da siyah boya veya isle örtülmüş.
Hıristiyan sanatı içinde önemli bir yere sahip olan bu yapının duvarlarında inanılmaz öyküler, kabartma ve heykellerle anlatılıyor.
Kilisenin güney cephesinde kutsal kitaplar Tevrat ve İncil’den sahneler yer alıyor. Batı cephesinde, Vaspurakan Kralı Gagik’in kilise maketini İsa’ya sunma efsanesi canlandırılıyor. Doğu cephesi ise kilisenin kutsal yüzü de sayılan bu bölümde, ”Ateşte üç İbrani Genci” ve ”Aslan ininde Daniel” efsaneleri canlandırılıyor. Kuzey cephesinde, Adem ve Hava’nın yasak meyveyi yemesi , cennetten kovulmaları, Samson’un düşmanını öldürmesi sahnelerine yer veriliyor.
Bu mimari ve doğal güzelliği görmek isteyenler, yoğun turist akınına uğramadan rahat dolaşabilmek için adaya ilk kalkan motor ile gitmeli. Tenhalığın vermiş olduğu keyifle adayı ve kiliseyi daha rahatça geziyorsunuz.