Sabah kalktığımızda tertemiz havayı solumak; samimi ve güler yüzlü ada halkıyla selamlaşmak ; sakin ve huzur verici bir ortamda kahvemizi yudumlamak; turkuaz renkli serin sularda yüzmek için nereye gitmek gerek ? Tabii ki Samos’a!..
Samos diğer adıyla Sisam, Ege’de bize en yakın on iki Yunan adasından biri… Kuşadası’nın hemen karşısında yer alan adaya, altı günlük tatil programımızı yaparak yola çıkıyoruz.
Sabah ışıldayan günle beraber labirent gibi Kuşadası gümrüğünden geçip feribotumuza biniyoruz. Yaklaşık bir buçuk saat süren yolculuğun ardından saat 11’de Samos’un başkenti Samos Town, eski ismiyle Vathy’deki limana yanaşıyoruz. Yaklaşık yarım saatlik gümrük geçiş töreninin ardından, kendimizi Vathy’de bir kafeye atıyoruz. Vathy ‘ de kahvemizi yudumlayıp yol yorgunluğunu keyifli hale dönüştürünce hemen Samos Oteli’n önünden taksiye biniyoruz. 15 dakika süren yolculuğun ardından altı gün boyunca konaklayacağımız adanın en popüler köyü olan Kokkari’ye geliyoruz. Taksi şoförü otelin yerini tam olarak bilmiyordu ancak çok şanslıydık yolda otel sahibiyle karşılaşıyoruz, bizi hemen sahiplenip otele kadar götürüyor. Otelimiz; ara sokakta, sessizliğin kıyısında, bahçeli ev gibi huzurlu, muhteşem altı günlük bir tatil yaşatıyor.
Adayı anlatmaya, tatilimizde bize ev sahipliği yapan, altı gün boyunca sarıp sarmalayan Kokkari’den başlayalım;
Kokkari
Kokkari, adanın şımarık çocuğu. Belli bir açıyla kıvrılarak bir tarafı Vathy’e diğer tarafı Karlovassi’ye doğru yayılan bir balıkçı kasabası görünümünde tatil cenneti. Sahilde kafe ve tavernaların konuşlandığı yerde konaklamak daha keyifli. Dar sokaklarda sabahın erken saatlerinde başlayan çocuk cıvıltıları, derinliklerimize çektiğimiz mis gibi havası, her an tebessümle karşılaştığımız halkı, güler yüzlü kafe ve diğer işletmecileri ile yıllarca adanın sakini havasına bürünüp günlerimizi geçiriyoruz.
Aynı zamanda turizm bakımından ilginin fazla olduğu yer. Denize sıfır taverna ve kafelerin hemen önünde yer alan, gündüz plaj olarak şezlonglarda uzanıyor, akşam ise denize karşı yemeğimizi yiyebiliyoruz.
Gündüz adanın plajlarına doğru yaptığımız keşif gezilerin sonucunda akşam Kokkari’nin sokakların da dolaşmanın keyfi de başka oluyor. Ara sokaklarda tertemiz, bakımlı evler, pansiyon, küçük yerel oteller , tavernalar ve hediyelik eşya dükkanları yer alıyor. Gündüz bir tarafta çılgın dalgalarla, diğer tarafta daha sakin kucaklayan denizinde saatlerce serinleyip, tatilinin keyfini çıkarıyoruz. Biz daha çok çevrede, kalabalıktan uzakta plajları tercih ediyoruz.
Akşam olunca sokaklarında canlılık hakim. Günün yorgunluğunu bir mekanda sohbetle veya müzik eşliğinde atmaya çalışan turistlerin oluşturduğu kalabalık Kokkari’ye can veriyor
Ara sıra sahile çıkan misafir fok balığı, adanın maskotu “Argiro” da adanın sembolü haline gelmiş. Adanın bir sakini gibi adalılar tarafından da korunan misafir, plajda gününü gün ediyor.
Adanın turistler tarafından en çok ilgi gören yerlerinden birisi de Pithagorio
Pithagorio
Adanın güneydoğu kısmında yer alan Pithagorio; adanın en canlı, en turistik, tarihi ve bilimin merkezi. İsmini de antik dönemde adada yaşayan ünlü matematikçi Pythagoras ( pisagor ) ‘dan alıyor. Antik dönemde ilk başkent, yani antik Samos, burada kurulmuş.
Birbirinden değişik mimari zenginliğin barındığı Pithagorio’ya sokaklarında rahatça gezip, güzelliği ve tarihi zenginliği belleğimize kaydediyoruz. Meydan da yer alan küçük kafelerde oturup adaya has kahve veya başka içeceklerle zaman geçirip ada halkıyla bütünleşiyoruz. Hatta burada neden konaklamadık diye de hayıflanıyoruz. Adaya bir daha gelirsek konaklayacağımız yer kesinlikle burası…
Pithagorio‘ya gelince ilk sahildeki mimari zenginlik ve rıhtım dikkatimizi çekiyor. Sahilde yer alan ünlü matematikçinin heykeli, her gelen turistin fotoğrafını ilk süsleyen kareyi oluşturuyor. Buranın tertemiz sularında yüzüp, güneşlenmek, geleneksel iş, ürünlerle uğraşan konuksever insanlarla tanışmak ve gece hayatını sonsuz yaşamak isteyenler için eşsiz bir yer aynı zamanda…
Pithagorio’nun yukarısında tepelerde, Polykrates’in zenginlik ve gücünün, belki de en şaşırtıcı örneği olan tünel bulunuyor. Pithagorio’ya 3 km. uzaklıkta bulunan, adadaki en dikkat çekici yer aynı zamanda. Kaynak sularını 1 km. uzaktaki yerleşime getirebilmek için, antik dönemde ada halkı tarafından, (2500 yıl önce) dağın 9 metre altı oyularak yapılmış. Eupalinos Tüneli görülmesi gereken yerlerden birisi ancak kapalı alan korkusu olanlar için pek de uygun değil
Biraz da Pithagorio’nun Tarihinden Bahsedelim;
Samoslular’ın, Ege’de önemli bir deniz gücü oldukları dönemde yani MÖ.7’nci yüzyılda, ada önemli bir güç merkezi durumundaymış. MÖ.538 yılında ise, acımasız bir lider olan Polykrates başa geçince, ticaret ve korsanlık yaparak, büyük bir servet biriktirmiş. Kapsamlı bir yenilenme programı ile hikayeci Aisopos ve matematikçi Pythagoras gibi alimleri, kendisine çeken bir saray yaptırmış.
Samos adası Polykrates döneminde, altın çağını yaşamış. 19’ncu yüzyılda, tütün ticareti ve denizcilik sayesinde, büyük bir zenginlik ortaya çıkmış.
Polykrates döneminden kalan tek kanıt, antik yapılar arasında hala ayakta duran günümüzde güçlendirilmiş olan dev mendirek.
Batısında yer alan “Hera Tapınağı”, havaalanının ilerisinde yer alıyor. Zamanında dünyanın en büyük tapınağı olması planlanan bu yer, hiçbir zaman tamamlanmamış. Eğer Selçuk‘taki Efes Artemis Tapınağı yapılmamış olsaydı, ana tanrıça Hera için yapılmış olan bu tapınak dev boyutuyla, dünyanın yedi harikasından biri olacakmış. Ancak, Efesliler kendi tapınaklarının ölçüsünü biraz daha zorlayarak, boyut ve gösteriş olarak komşuları Samoslular’ın bu görkemli tapınaklarını geçmişler. Ne var ki, bugün her iki tapınağın durumu da birbirinden pek farklı değil. Ziyaretçilerin, ayağa kaldırılmış tek sütun, çevredeki tanrıça heykelleri ve zemin kalıntılarından tapınağın bir zamanlar nasıl etkileyici olduğunu hayal etmeleri gerekiyor. Çevrede bir roma hamamı, başka tapınaklar ve antik yerleşimden kalan diğer kalıntılar da görülüyor.
Vathiy ( Samos Town)
Samos’un baş şehri Samos Town, eski ismiyle Vathy. Adanın diğer yerleşim yerlerine göre daha büyük. Bildiğimiz bir şehir havası görünümüne sahip.
Şehir, limanın bulunduğu koyun çevresinde, amfitiyatro şeklinde inşa edilmiş. Kuşadası’ndan gelen feribotlar, buraya yanaşıyorlar.
Ege Bölgesi’ne has renkleriyle yapılmış evleri, kıyıda son derece güzel kumsalları, ziyaretçilere, hoş izlenimler bırakıyor. Koyun gerisinde ise tepelerde; dar pencereli, ahşap balkonlarıyla karakteristik eski evler, geçmiş dönemi canlandırıyor.
Şehirde, 4 metre boyunda dev bir antik Yunan “Kouros” heykelinin sergilendiği güzel bir “Arkeoloji Müzesi” var!.. Vathy ile Pythagorio kasabası arasındaki bölgede yer alan Mytlini köyünde ise, Paleontoloji Müzesi bulunuyor. Müzede 10 milyon yıl öncesinden kalan hayvan fosilleri görülmeye değer.
Adaya günü birlik turlar yapıldığında gelenler genelde Vathy’de dolaşıyor, adanın diğer güzellikleriyle tanışmadan ayrılıyorlar. Aslında bir çok güzelliğin farkına varmadan Samos’u sadece Vathy ile tanımak yapılacak en büyük yanlışlık olur ! Samos’a günü birlik asla gelmeyin!.. Geldiğinizde en az iki üç gün konaklayın…
Karlovassi
Kokkari’ye yaklaşık yarım saatlik mesafede yer alan Karlovassi adada yer alan kasabalardan. Ağırlıklı olarak adaya özgü mimarilerin yer almasına rağmen biraz ilgiden uzak kalmış, bakımsız yapılara sahip. Her zamanki gibi meydan da yer alan kahvede bir mola vermek için güzel bir yer. Etrafta dar sokaklar iki ya da üç katlı binalar, turistik eşya dükkanlarıyla değişik bir yer. Buraya kadar gelince daha çok etrafında yer alan plajlar daha ilgi çekici.
Kokkari’den Karlovassi’ye giderken yolumuzun üzerinde yer alan, mimarisi ve doğal güzelliğiyle görülmesi gereken iki köyden biri Manolates, diğeri Vourliotes .
Manolates Köyü, dağın tepesinde muhteşem bir manzaraya sahip bir yerleşim yeri. Köye çıkış yolu ormanlık, dar, virajlı ve muhteşem bir manzara sunarak tırmandırıyor. Yol virajlı olmasına rağmen asfalt düzgün. Köyde çok sevimli evler, takı tasarımı ve hediyelik eşya dükkanları yer alıyor. Köyün girişinde zengin manzaraya sahip restoranlar var. Lukas’ın yeri sanal camiada çok popülermiş. Dağın tepesinde oluşu, havanın kararması ve çıkmak biraz güç olunca gidemedik.
Vourliotes Köyü; Kokkari’den, Karlovassi’ye doğru ilerlerken Manolates’e gelmeden solda yol ayrımından yukarı doğru uzayan virajlı yolun sonunda kurulu tarihi bir köy. Manolates’i gezmeye çok fazla zamanımız olmadı ancak bu köyde uzunca bir süre kaldık. Sokaklarını karış karış dolaştık. Eski mimarinin korunduğu dar sokaklar, ara sıra görünen insanlar, girişte bizi karşılayan taverna ve çeşmesi ( suyunu içince tekrar tekrar Samos’a geliyorsun), etrafta üzüm bağları, meydan da kafeleriyle şirin bir köy. Adaya has muskat (Samos’un kral olan çeşidi beyaz moskato, küçük taneli (muscat blanc à petits grains) veya moskudi veya Muscat de Frontignan) şarabının doğru adresi! Meydandaki tavernalarda muskat şarabını tadıp, kahveleri ve yöreye has yemekleriyle güzel vakit geçirilecek yerlerden de birisi. Tepeye kurulu köyde gözler önüne serili eşsiz manzara da büyüleyici…
Adanın Plajlarına Gelince;
Adanın her yerinde güzel plajlar mevcut, tatilimiz süresince deneyimleyip, beğendiğimiz plajları önereceğim.
Kokkari’nin batısındaki 3 plajdan biri olan Lemonakia, anayolun aşağısında kalıyor. Bizde kiraladığımız aracımızı yolun kenarına park edip, aşağı yürüyerek iniyoruz. Burada şezlonglar paralı ve iki şezlong bir şemsiye 6 Euro. Adanın popüler içeceği ”Frape” keyfi yapalım dersek 2.5 Euro ödüyoruz. . Adanın bu tarafının genelinde görülen deniz dalgalı, serin ve kumsal taşlı. Suyun rengi muhteşem, adaya hakim renk genelde turkuaz.
Adada en çok merak ettiğimiz ve görünce kendine hayran bırakan plaj ise Livadaki. Plaja Kokkari’den Vathy’e doğru gidiliyor. Vathy’e gelince sahilden virajlı yolları takip ederek, aşağıdaki çılgın denizin dalgaları, renklerin güzelliği, dar, virajlı yoldaki müstakil evlerin güzelliğinden sıyrılarak bir anda sadece doğayla baş başa kalıyoruz. Türkiye’ye doğru uzayan burna yaklaşınca küçük Livadaki tabelası ile karşılaşıyoruz. Bundan sonra yol taşlık, hoplaya zıplaya plaja kadar uzanıyoruz. Plaja yaklaştığımızda bizi karşılayan manzara büyüleyici. Anlatıldığı gibi gerçekten Maldivleri aratmayacak güzellikte! Adada tek beyaz kumlu, ışıl ışıl, berrak suların serinliğinde küçük bir koyla karşılaşıyoruz. Şezlong ve şemsiyeler ücretsiz. Tek bir işletmenin yer aldığı tesiste yerlerimizi seçerek serin sulara atıyoruz. Ancak zalim rüzgar bu buluşmaya izin vermiyor. Gerçekten rahatsız edici boyutta, kumları havaya kaldıp, gözümüze gözümüze sokuyor. Aklımız plajda, biraz hüzünlü olarak bu güzellikten ayrılıyoruz. ”O kadar yol gelinir mi?” derseniz , cevabım ” evet” olacaktır.
Livadaki Plajı’ndaki hüzünlü ayrılıştan sonra yakındaki Galazio Plajı’na kendimizi atıyoruz. Küçük, biraz sakin, küçük çakıllı bir plaj. Aklımız Livadaki’de kalmasına rağmen günü burada geçiriyoruz. Livadaki Plajı’nın güzelliği hiç bir yerde yok!.. Üstte yer alan taverna da, yöreye ait zengin mutfağa sahip. Sarmalar, kabak çiçeği dolması, deniz ürünleri hepsi mevcut, fiyatlar ise uygun.
Samos’ta denize girmek için tercih edebileceğiniz çok sayıda plaj var. Kokkari ile Vathy arasında yer alan Kedros Beach, beğendiğimiz plajlardan birisi. Küçük, sakin ve değişik tasarımla oluşan bir kafenin işlettiği şirin bir plaj. Burada şezlong ve şemsiye ücretli 5 euro. Plaj taşlı, berrak, çok sayıda konforlu şezlongu olan güzel bir plaj. Livadaki’den sonra en çok beğendiğimiz plaj.
Adanın en çok beğenilen plajlarından birisi de Potami. Karlovassi’den sonra batıya doğru gidildiğinde hemen yolun kenarında karşınıza çıkıyor. Aracımızı park edince hop kalabalık plajda yerimizi alıyoruz. Çok kalabalık olunca şezlong bulmakta oldukça zorlanıyoruz. Deniz dalgalı, küçük çakıl ve biraz bulanık. Çok fazla beğenmedik.
Ülkemize en yakın nokta yer alan Psili Ammos’ta adanın diğer popüler plajlarındna biri. Vathy ile Pithagorio arasında yer alıyor. Dilek Yarım Adası Milli Parkı ile karşı karşıya bulunuyor. Burada deniz muhteşem!
Psili Ammos, hem güzel, hem de çok kalabalık. Sofia’s adlı kafenin, soyunma kabini, duş, plajda şezlongları mevcut. Şezlong-şemsiye günlük ücreti 5 Euro.
Adanın genelinde olduğu gibi burası da çakıl.
Neler Yapmalı ?
Yunan frapesi meşhur, bu soğuk kahveyi severek için. (2-2,5 Euro)
Buraya özgü alınabilecek en önemli hatıralık “Pisagor bardağı”, yani “Pythogoras’ cup”. Ünlü matematikçi Pythogoras (Pisagor)’ın tasarladığı “Adalet kadehi ” …”O da ne?” dediğinizi duyar gibiyim. Hemen açıklayalım; hakkından fazlasına sahip olmak istediğinde hepsini kaybediyorsun. İnce bir matematiksel hesapla tasarlanmış kadehte belli bir çizgiye kadar içeceği koyabilirsin, çizgiyi aştın mi, hepsini kaybediyorsun… Alttaki mevcut delikten akıp gidiyor… Pisagor bu bardağı herkes eşit miktarda şarap içsin, kimse çoğa tamah etmesin diye tasarlamış.
Şarap demişken, Samos’un tatlı şarapları dünyaca ünlüymüş. Grand Cru markası dünyaya en çok ihraç edilen, Vın Doux ise neredeyse en ünlü olanıymış.
Araç kiralayacaksanız eğer; Vathy’de fiyatlar daha uygun, başka yerden kiralayacaksınız muhakkak pazarlık yapın!
Adaya günü birlik değil, uzun süreli tatil için gelin!..
Potami Şelalesi’ni muhakkak görün!.. Tatilimizi denizde dinlenmeye ayırdığımız için gidemedik. Bir sonraki gelişimizde gideceğimiz yerlerden birisi…
Adaya Nasıl Gidilir?
Adaya Kuşadası’ndan kalkan feribotlarla gidiliyor. Biletinizi önceden alabiliyorsunuz. Bunun için tercih ettiğimiz firma buradan ulaşabilirsiniz.