Karadeniz bölgesinin ve yüreğimizin tam ortasına kurulmuş olan Sinop, yurdumuzun da kuzeyinde yer alan  Boztepe Yarımadası’nın en dar kesiminde yer alıyor.

 Karadeniz’in en güzel tabii limanlarından birisi de burası. Bölgenin en eski şehirlerinden olan Sinop, aynı zamanda ünlü filozof Diyojen’in doğduğu yer. Şehre girince Diyojen’in heykeliyle karşılaşınca sakın şaşırmayın bu kim diye. Çünkü ünlü filozof Diyojen Sinop’ta doğmuş, kısaca Sinoplu.

Bir rivayete göre Diyojen,  medeniyete karşı çıkan birisiymiş, bu nedenle fıçının içinde sade bir hayat  yaşarmış. Hayatta  sahip olduğu tek şey de bir su kabıymış. Bir gün eli ile su içen bir çocuk görmüş ve o çanağın da fazla olduğunu düşünerek onu da atmış. Belki bir yerden duymuşsunuzdur ama bir de benden dinleyin;

Felsefe aşığı olarak bilinen Makedonya Kralı Büyük İskender bir gün Korinthos’a gelir ve hakkında çok şey duyduğu o garip filozofu bizzat ziyaret etmek ister. Tabii Diyojen’in hiçbir şeyi yok, sokaklarda yaşıyor. O sabah da açık bir alanda yatmış güneşleniyor. Kendisine doğru gelen kalabalığa, yattığı yerden biraz doğrulup bakarken, İskender öne çıkar ve kendini tanıtır:

-Ben büyük kral İskender’im.

-Ben de köpek Diyojen’im.

İskender,  yerde yatan adama, kendisinden bir isteği olup olmadığını samimiyetle sorar. Diyojen de istifini bozmadan “Evet, gölge etme yeter” diyerek, dünyevi değerleri ne kadar küçümsediğini gösterir.

Bu tarihi ayardan sonra İskender, adamlarına dönüp;

“Eğer İskender olmasaydım, Diyojen olurdum.” der ve oradan ayrılır.

Geçmişte  Sinope olarak bilinen  Sinop, yazılı kaynaklara göre   ismini şehrin  kurucularından  olan  Sinope’den,  mitolojiye göre  ise Irmak Tanrısı Asopos’un su perisi kızı olarak bilinen Sinope’den aldığı söyleniyor. Artık hangisinden aldığı bilinmez ama hem coğrafi konumu hem de doğasıyla geleni büyüleyen bir şehir olduğunu biliyoruz.

Tarih boyunca da farklı medeniyetlerin  önemli bir ticaret merkezi olmuş. Sinop doğal güzelliklerinin yanında  tarihi zenginlikleriyle de önemli bir şehirimiz.  Sinop’u önemli yapan nedenlerden biri de;  Mustafa Kemal Atatürk’ün, Samsun’a giderken buraya uğraması ve   Sinop’u çok sevmesiymiş. Sinop’a olan beğenisini de  “Ne olurdu Sinop’un yarı güzelliği Ankara’da olsaydı” sözleriyle dile getirmesinden anlıyoruz.

Bu kadar güzelliği bir arada barından şehre gelince ne yapılır , nereler gezilir hadi hep birlikte bakalım;

  1. Hamsilos Koyu

Listenin ilk sırasına Hamsilos’u koyuyorum. Çünkü burası doğa harikası bir yer. Eminim sizde ilk sıraya burayı koyacaksınız. Adını nereden aldı bilinmez ama kaynaklara göre asıl adı Hamsolos olsa da halk arasında Hamsilos olarak biliniyor. Maviyle yeşilin en güzel buluştuğu bu yer, oksijen yoğunluğu açısından ülke genelinde birinci sıraya oturmuş bile.

Şehir merkezine 14 km uzaklıkta yer alan koy, Deveci Dere Vadisi’nin aşağı kesiminin, karada oluşan çöküntüler sonucunda sular altında kalmasıyla oluşmuş. ‘’Ria’’ olarak adlandırılan  kıyı tipinin bir örneğini oluşturan  koy, dünyada sadece Norveç ve Sinop’ta bulunuyormuş. Öyle uzaklara Norveç’e kadar gitmeye gerek yok diyorsanız buraya gelin.  Burası şahane, huzur verici…

  • Nefis Mantısı,

Anadolu’nun birçok yerinde mantı yedim ama yok böyle bir şey, böyle bir lezzet. Tek kelimeyle nefis.

  • Sinop Tarihi Cezaevi,

Burası Türkiye’nin Alkadras ( Alcatraz)’ı  olarak biliniyor. Geçmişi uzun yıllara dayanan   cezaevi, üç tarafı denizle çevrili olup, içindeki 4000 yıllık geçmişe dayanan tarihi  kalenin  döneminden beri  suçluların cezalandırıldığı yer.

Döneminde en azılı suçluların yattığı yer olarak bilinse de bir dönem Sabahattin Ali’nin, Refik Halit Karay ‘ın ve  Burhan Felek’in de tutuklu olarak kaldığı yer. Tarihimizde derin izler bırakan cezaevini gezerken, hüzünlendiğim tek yerde burası oluyor.

Bir dönem bizleri ekranlara kitleyen ‘’ Parmaklıklar Ardında’’ dizide  burada çekilmiş. Hatta gezerken göreceksiniz, bir koğuş tamamen o şekilde dekore edilmiş hala duruyor.

Cezaevi şu anda müze olarak geziliyor. Gel gör ki içinde yaşanan acılar, yitip giden hayatların izleri hala duvarlarında yabani ot gibi sarmış, sararmış duruyor. Sinop’a bir gün yolunuz düşerse muhakkak uğrayın.

Dudaklarınızda;

Dışarıda deli dalgalar, gelip duvarları yalar,

Seni bu sesler oyalar, aldırma gönül aldırma

Dizelerini mırıldanarak dolaşın. Eminim bir yerinde Sebahattin Ali’ye rastlayacaksınız. Ünlü yazar en güzel şiirlerini buradaki yaşadığı acılarından dile getirmiş.

Gelin, görün ve tıpkı bizim gibi hüzünlü ayrılın…

  • Tekneyle Dolaşın ;

Kıyıdan dolunca kalkan teknelerden birine binin ve denizden de Sinop’un güzelliğini seyredin. Yaklaşık yarım saat süren tekne turları oldukça uygun ve bir o kadar da keyifli.

  • İnceburuna Doğru Uzanın;

Burası  ülkemizin en kuzey noktasıymış. Karadeniz’in  hırçın dalgalarına meydan okuyan kayaçların hemen yukarısında yer alıyor.  Denizden  yaklaşık 40 metre yükseklikte inşa edilmiş olan fener, şehre gelenlerin en uğrak yeri. Fener, 1863 yılında yaklaşık yerden 12 metre yükseklikte inşa edilmiş. Merkeze 20 km uzaklıkta yer alıyor. Fener’e gelmek için en kolay yol,  Hamsilos’u  takip etmek.

  • Biraz Erfelek’te Dolaşın;

Sinop denilince hemen aklımıza Erfelek Şelaleri geliyor.  Buraya kadar gelince Erfelek Şelaleleri’ni görmeden dönmek olmaz. Burayı  listenin üst sıralarını yazın bence.  Merkeze 30 km uzaklıkta yer alan şelaleler büyüklü küçüklü 28 adet şelaleden oluşuyor. Burası daha yeni  1997’de keşfedilmiş. Evet şaşırdınız değil mi?  O zamana kadar çok bilinmiyormuş , bilinse de bu kadar meşhur değilmiş. 1997’de baraj yapılacağı zaman keşfedilmiş.

Belli bir ücret karşılığında girilen bölgede, piknik, kamp yapabilir, etrafın güzelliklerini keşfedebilirsiniz. Bölgenin önemli doğal güzelliği merdivenli şelalerin güzelliği.  Merdivenlerden çıkarken dış  dünyayla bağlantınızı kesiyor sadece etraftaki kuş cıvıltılarına ve suyun sesine odaklanıyorsunuz. Gerisi sadece hayallerinizin zenginliğine dayanalı…

  • Plajlarında Serinleyin;

Denize girmek için sadece Ege’ye , Akdeniz’e gitmeye gerek yok. Sinop’un da çok güzel kumsalları, plajları var. Ha, biraz daha dikkatli olalım yeter, ne de olsa Karadeniz, aman dikkat!…

Ormanlarla iç içe geçmiş  plajları, yaylaları ve doğal güzellikleri ile Türkiye’nin önemli turizm merkezlerinden biri Sinop’ta  gezilecek tarihi ve turistik yerlerin bazıları sizin için  deneyimlemiş olduk, gerisi sizin hikayelerinizde saklı…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz