Saraybosna diğer adıyla Sarajevo tarihin sahnesinde önemli olaylara tanıklık yaptığı gibi hüznü, acıyı, sevinci ve bir o kadar da coşkuyu yaşayan bir şehir… Avrupa’nın önemli tarihi şehirlerinden de birisi…
Daha uçakta inişe geçerken güzelliklerini keşfediyoruz. Yeşilliğin coşkuyla kapladığı bu coğrafyada tepelerin arasındaki düzlüğe serilmiş, ona hayat veren Miljacka Nehri‘nin de etrafını sararak yerleşmiş. Bununla da yetinmeyerek üstüne ara sıra dizdiği güzel köprüleriyle de süslemiş.
Şehir sade bir yapıya sahip. Osmanlı’dan kalan eserlerin yanı sıra Avrupa mimari özelliklerini de katarak ortaya sımsıcak, yeşilin sunduğu güzellikleriyle Saraybosna çıkmış. Yer yer sokaklarında dolaşırken binalardaki savaşın izlerini görünce biraz hüzünleniyoruz. Ancak savaşın kanlı yüzünü videolarda izleyince; ” kısa sürede iyi toparlamış!” diyoruz. Şimdi ilgi odağı haline gelen şehirde turizm patlamış durumda.
Şehre geldiğimiz anda, tepede sıralı, göze hoş görünen iki ya da üç katlı yeşilin arasına saklı evlerin güzelliği dikkatimizi çekiyor. Şehir küçük gibi görünse de geniş düz ovanın ortasına ve tepelerin sımsıcak yeşilliğine doğru düzgünce yayılmış. Hadi şehri tanımaya başlayalım…
Başçarşı
Yaklaşık 1080 dükkandan oluşan Başçarşı’da, bölgeye ait her şeyi bulabiliyoruz. 15. yüzyılda yapılmış, özellikle bakır ve alüminyum işlemeciliği ile tanınıyormuş. İlk başlarda ihtiyaçlar doğrultusunda çeşitlendirilen ürünler zaman içerisinde daha çok estetik beklentiler ile şekillendirilmiş. İsmini bu zanaat dallarından alan ve günümüzde hala metal işlemeciliğinin yapıldığı Bakırcılar Çarşısı da hem gezip görülecek hem de alışveriş yapılacak bir yer. Dükkanlar ve metal işlemeciliği babadan oğula geçerek aile mesleği haline gelmiş. Bakırcılar Çarşısı’ndan alabileceğimiz en özgün şeylerin başında boşnak çay ve kahve setleri geliyor. En güzel boşnak böreğini de burada yiyoruz. Günün her vakti yoğun ilgi gören çarşının üst girişinin tam ortasında ise Sebil karşımıza çıkıyor.
Sebil
Başçarşı’da yer alan Sebil, taş ve ahşaptan yapılma Osmanlı eseri bir çeşme. Saraybosna’da gezilecek yerler listemizdeki simge yapıların başında geliyor. Yolcu ve ziyaretçilerin temiz su ihtiyacını karşılamak için 1753 yılında Mehmet Paşa tarafından yaptırılan çeşmenin yeri 1891 yılında değiştirilmiş. Savaş sırasında zarar gören Sebil günümüzdeki halini 2006 yılında yapılan yenileme çalışmaları ile kazanmış.
Gazi Hüsrev Bey Medresesi
Başçarşı’nın sokaklarında dolaşırken karşımıza Gazi Hüsrev Bey Medresesi çıkıyor. Medrese, 16. yüzyılda Saraybosna’da inşa edilmiş. Osmanlı döneminde okul olarak kullanılan medresenin içinde bir avlu, geçiş yolu ve bir havuz var. Girişten sonra öğrencilerin derslikleri görülebiliyor.
Gazi Hüsrev Bey Medresesi’ni bu derece önemli ve ünlü kılan özelliklerin başında kurulduğu dönemde oluşturulan 50.000 kitap kapasiteli kütüphane geliyor. Bu kitaplardan yaklaşık 7.000 tanesi el yazması. Kitapların çoğu Osmanlı ve tarihi ile ilgili değerli kaynaklar. Mimari ve süslemeleri ile dikkat çeken medresede verilen eğitimin üniversite düzeyinde olduğu düşünülüyor. Medresede kelam, fıkıh, tefsir ve benzer derslerde eğitim veriliyor. (Medreseyi gezmek ücretli ve 3KM )
Eski Belediye Binası
Miljacka Nehri’ne doğru indiğimizde solda rengarenk değişik mimari yapısıyla eski Belediye Binası ile karşılaşıyoruz. Saraybosna’nın sembollerinden birisi olan yapının, savaşta çoğu tahrip olmuş, yeniden yapılan bina, günümüzde Milli Kütüphane olarak kullanılıyor. Nehir kıyısında en gösterişli yapı aynı zamanda.
İnat Kuca
Belediye binasının önündeki köprüden karşıya geçtiğimizde hemen sol tarafımızda yükselen yokuşun başında yeşil ve beyaz renkleriyle İnat Kuca Restorant bizi karşılıyor. Klasik Bosna tarzı dekorasyon eşliğinde yerel tatların lezzet durağı!..
Latin Köprüsü
Nehrin sağ tarafına döndüğümüzde birbirinden değişik köprülerle karşılaşıyoruz. İçlerinde en etkileyici olanı tabii ki Latin Köprüsü. Dört kemerli taş köprü olarak da anılıyor. 16. yüzyılda inşa edilen köprü hepimizin tarih derslerinden hatırladığı ünlü Saraybosna suikasti ile ün yapmış. 1914 yılında yaşanan bir olay bütün ülkelerin, milletlerin tarihi sayfadaki kaderini değiştiren 1. Dünya Savaşı’nın başlamasına da sebep olmuş. Avusturya – Macaristan Arşidükü Franz Ferdinand ile karısı Sophia’nın, Gavrilo Princip tarafından vurularak öldürülmesi tam olarak bu köprüde gerçekleşiyor.
Hünkar Camii
Biraz ilerlediğimizde nehrin sol tarafında Hünkar Camii karşımıza çıkıyor. Saraybosna’da bulunan ünlü camilerden birisi olan Hünkar Camii, 15. yüzyılda inşa edilmiş. Cami tarihi boyunca birkaç kez zarar görse de yenilenme çalışmaları ile günümüze kadar gelmiş. İkinci Dünya Savaşı ve Saraybosna savaş günlerinin en çok etkilediği yapılardan biri olsa da halen ayakta. Fatih Sultan Mehmet’e hediye olarak inşa edilmesi nedeniyle “Fatih Camii” adıyla da biliniyor. Caminin yanı sıra kabristan kısmı da görülmeye değer. Hünkar Camii’ni diğerlerinden ayıran en temel özellik Osmanlı’nın Bosna fethinden sonra Saraybosna’da yapılan ilk camii olmasıymış. Osmanlı bayrağı minberde hala görülebiliyor. Evliya Çelebi’nin ünlü eseri “Seyahatname”de Hünkar Camii’nin mimarisinden ve ziyaretçi sayısının çok olmasından da bahsediliyor.
Bosna Hersek Ulusal Müzesi
Latin Köprüsü’nün sağında ise Bosna Hersek Ulusal Müzesi yer alıyor. 1888 yılında Bosna Hersek’te kurulan müze Saraybosna’da en eski müze olması nedeniyle de dikkat çekiyor. Bosna Hersek Ulusal Müzesi’nin içinde arkeoloji, etnoloji, doğal bilimler ve kütüphane bulunuyor.
Şehrin en popüler yerlerinden olan Bosna Hersek Ulusal Müzesi, savaş sırasında zarar gören yerlerden. Avusturya – Macaristan döneminde inşa edilen dört binada kurulu olan müzede kalıcı eserlerin yanı sıra geçici sergiler de görülmeye değer. Müzenin giriş katında heykel parçaları, mücevher, silah, mozaik, eski yazı örneklerinden oluşan arkeoloji kısmı bulunuyor. Müzenin birde botanik bahçesi var. Müzenin etnografik kısmı da görülmeye değer derecede zengin eserleri barındırıyor.
Bosna Güzel Sanatlar Akademisi Binası
Miljaka Nehri’nin kıyısında modern bir köprü başında Bosna Güzel Sanatlar Akademisi binası var ki beğenmemek mümkün değil!.. Vaktimiz olmadığı için zaman ayırıp gezemedik ancak binanın mimarisi büyülenmemize yetti!..
Saraybosna Sokakları
Güzel Sanatlar Akademisi’nin önündeki değişik mimariye sahip köprüden geçerek şehrin içindeki zenginlikleri keşfe çıkıyoruz. Önümüzden sıklıkla geçen birbirinden farklı renkteki eski tramvaylarda ayrı bir güzellik katıyor…
İçeriye doğru sızdığımızda ara sokaklarda yeşilliğin bol olduğu, bulvarlarla ayrıldığını gözlüyoruz. Sokaklardan etrafa mis gibi ıhlamur kokuları yayılıyor!.. Dediğim gibi etraf ağaçlarla donanmış. Ara boşluklara yerleşen kafeler, önümüze sık sık çıkan kitabevleri şehrin kültürel zevklerini de sunmuş oluyor.
Şehrin en işlek caddesi Marsala Tita. Marsala Tita’dan biraz ilerlediğimizde Ferhadija (Ferhadiye ) caddesiyle birleşiyor. Marsala Tita Caddesi , Ferhadija (Ferhadiye ) caddesi ve Molla Mustafa Başeskije Caddesi bir çok kültürün etkisinde ve istilasında kalmış. Bosna Hersek’te Osmanlı Dönemi, Avusturya- Macaristan Dönemi, Tito ‘nun Yugoslavya Dönemine ait eserler etrafı zenginleştiriyor. Binaların aralıklarından içeri doğru girdiğimizde, barlar, kafeler, gece hayatının izlerine rastlıyoruz.
Tıpkı Beyoğlu’nun ara sokakları gibi… Ferhadiye (Ferhadija) caddesinden ilerlediğimizde Başçarşıya ulaşıyoruz.
Kurtuluş Meydanı (Oslobođenja Meydanı)
Oslobođenja, yani Kurtuluş Meydanı’ndaki “Çok kültürlü adam dünyayı inşa edecek” heykeli, İtalyan sanatçı Francesco Perilli tarafından yapılmış.
Parkın içinde satranç oynayan beyleri görürseniz de şaşırmayın!..
Ebedi Ateş
Ebedi Ateş, Mareşal Tito Caddesi ile Ferhadija Caddesi’nin köşesinde bulunuyor. 6 Nisan 1946 yılında, 2. Dünya savaşında Saraybosna’da hayatını kaybetmiş asker ve sivillerin anısını yaşatmak amacıyla yapılmış. Sadece 2 Ocak 2011’de bir grup akşamcı tarafından söndürülen ateş çevrede olanları gören bir turistin 20 saniye içinde tekrar ateşlemesiyle yanmaya devam etmiş.
İsa’nın Kutsal Kalbi Katedrali
Alışveriş ve eğlence merkezi olan Ferhadija Caddesi’nden Başçarşı’ya doğru yürürken sol tarafımızda görkemli ve heybetli bir katedralle karşı karşıya geldiğimizde önünde yanan bir ateş dikkatimizi çekiyor. Saraybosna Katedrali olarak da bilinen ve 1889 yılında neogotik mimariyle inşa edilmiş olan katedral aynı zamanda Vrhbosna Başpiskoposluğu’na da evsahipliği yapıyor.
Saraybosna’nın adı, Osmanlı Devleti tarafından alınmadan önce Vrhbosna’ymış. Osmanlı Devleti’nde Bosna-Saray denmesinin yanı sıra “Saray Ovası” olarak da adlandırılırmış. Bu yüzden günümüzde pek çok dilde bu ifadenin kısa hali olarak Sarajevo adı kullanılıyor. Yerli halkta şehirlerine Sarajevo diyorlar, ”vadiye dik bakan saraydan görülen ova” manzarasından esinlenerek Saray-Ova dendiği rivayet ediliyor.
Umut Tüneli (Tunnel of Hope)
1993 yılında Saraybosna Havalimanı pistinin altına kazılan tünel 4 yıllık kuşatma sırasında şehrin dış dünya ile tek bağlantı noktasıymış. Müze iki kattan oluşan bahçeli bir evden oluşuyor. O günlerde yoğun savaşın ortasında kalan bina aynen hiç bir değişiklik yapılmadan korunuyor. Alt bodrum katında tünelin bir bölümü ziyaretçilere açık. Üst katta savaşta kullanılan araç gereçler ve o günkü yaşanan olaylara ait fotoğraflar sergileniyor. Bahçeye çıktığımızda gelen ziyaretçilere tünelin yapımını ve savaşın kanlı yüzünü gösteren video odalarıyla karşılaşıyoruz. (Müze girişi ücretli, yetişkinler 10 Km, öğrenciler ise 5 Km)
Tünel, havaalanın hemen yanında yer alıyor. Şehir merkezinden tünele gidebilmek için 3 numaralı tramvaya binerek Ilıca’ya gelmek gerekiyor. Ilıca’dan ya taksiyle ya da yürüyerek yaklaşık 15 dakika sonra ulaşabilirsiniz. Başka bir alternatif olarak şehirden kiraladığınız aracınızla Ilıca bölgesine doğru gelip ortadaki göbekten havaalanı yönüne doğru dönüp tabelaları takip ederek tünele ulaşabilirsiniz.
Kalınacak Yerler
Her türlü turiste hitap eden otel mevcut. Her yere yakın olması nedeniyle kalınacak en uygun yer Başçarşı çevresi… Genellikle Başçarşı etrafında hosteller yoğunlukta, isteğe göre değişen apartlar ve oteller de mevcut. Şehrin merkezinden biraz uzaklaştığımızda ise yıldızı bol otellere de rastlıyoruz.
Yapmadan Dönme
Miljaka Nehri etrafında uzun uzun yürüyün. Günün farklı saatlerinde nehri süsleyen köprülerin fotoğraflarını çekin. Kolobara Han’da dondurma yiyin. bakırcılar çarşısından kendinize kahve fincan seti alın. Sebil yanındaki satıcılardan gezinin hatırası bir fular kendinize hediye edin. Bosna kahvesini keyifle yudumlayın. Başçarşı’da Asdi’den boşnak böreği yemeden dönmeyin!..
Para Birimi
Bosna Hersek para birimi Km
1 Km= 1.5 TL
1Euro =2 Km