Yeşil Karadeniz turumuzun üçüncü şehri Rize. Yaklaşık 350.000 nüfusa sahip yeşilin her tonuyla sarmalanmış bu şehrimiz, kışları ılıman yazları da özellikle ağustos ayında oldukça yağışlı bir iklime sahip. Bu nedenle Rize, hem ülkemizin hem de Karadeniz Bölgesi’nin en yağış alan ili, Türkiye’nin de en nemli şehri diyebiliriz.
Yeşilin her tonunu göreceğimiz bu şirin ilimizde akciğerlerimizin bayram etmesinin tek nedeni oksijen bolluğu. Bu güzel coğrafyayı asıl renklendiren de neşeli insanları. Esprileri, fıkralarıyla keyfinize bambaşka renk katıyorlar.
Yeşil cennet dediğimiz bu şehirde gezilecek yerleri listelemeye başlayalım;
- Kaleden Bir Bakış;
Tipik Karadeniz şehirlerinin hemen hepsi aynı şekilde denizin hemen kıyısında yükseliyor. Şehre en güzel bakışta ya bir tepe ya da bir kaleden oluyor. Öncelik şehir merkezine verilmişse o zaman kaleden bu güzel şehri seyrederken yörenin topraklarında yeşeren çaydan da içmek keyfimize keyif katacaktır.
- Fırtına Deresi’nde Bol Adrenalin;
Şehir merkezinden uzaklaşıp yeşilliğe kucak açanların doğru adresi Fırtına Deresi. Burada yok yok. Özellikle adrenalin tutkunların yeri. Buraya gelince; ‘’ ne yapılır?’’ sorusunun cevabı birkaç tane olacak. Öncelik rafting, ardından biraz daha çılgınlık isterseniz zipline. Yok sakin sakin dolaşayım derseniz dere kıyısında bir yere ilişip, bu güzelliği yaşamak için bir demli çay söylemeniz yeterli.
- Zil Kale’ye Doğru;
Rize denilince tarihi yapı olarak ilk akla gelen Zil Kale, Çamlıhemşi’ne 15 km uzaklıkta, Fırtına Deresi’nin batı yamacında yer alıyor. Sarp kayalaın üzerinde, denizden yaklaşık 750 m yüksekliğe kurulmuş kalenin yüksekliği 100 metreyi buluyor. Nefis Kaçkar manzarasına sahip kaleye, ilçeden kalkan minibüslerle ulaşıyorsunuz. Yeşilliğin arasında Rize ezgileriyle yükseldikçe karşınıza bir köşeden çıkan bu yapı hala dimdik ayakta. Dışarıdan değil de içeriden de keşfedeyim derseniz; uygun ücret karşılığında aldığınız giriş biletiyle kaleyi içten de keşfetmiş oluyorsunuz.
- Ayder’de Soluklanma Molası;
Rize denilince hemen akla Ayder geliyor. Ayder’de o eski Ayder değil artık. Yayla özelliğinden çıkmış şehir havasına bürünmüş. Yine de güzel, bir o kadar da kalabalık. Buraya gelmişken hem gezip hem de buranın tadını çıkarayım derseniz, yapılacak çok şey var. Öncelikle bir salıncağın üzerinde bulutlara yükselin, kendinizi de bu poza önceden hazırlayın . Sonra yol boyunca dizilmiş kafelerden birine ilişin, buranın topraklarında yeşeren çaydan birkaç bardak içmeyi unutmayın. Hepsini yaptıktan sonra günün yorgunluğunu atmak için etrafta aylaklık yapın.
- Özünü Koruyan Yaylalara Dokunun;
En popüler yayla olarak anılan Ayder yayla özelliğini yitirince ( bana göre tabi) gelenlerin ilgisini daha çok etraftaki yaylar çekiyor. Elevit, Pokut, Gito ve Sal bunların başını çekiyor. Doğanın güzelliğine aşık olacağınız, yeşille sisin dansını en güzel seyredeceğiniz yerlerde burası. Hatta buraların güzelliğine doyamayarak geceyi bir ağacın gölgesinde kamp yaparak geçirmeyi bile düşleyeceksiniz.
- Kuymak mı, Mıhlama mı İstersiniz?
Buraya gelene kadar ikisini aynı zannedenlere öncelikle açıklama yapayım. Trabzonlular’ın peyniri bol kullanarak yaptığına kuymak, Rizeliler’in mısır ununu fazla kullanarak yaptığına mıhlama deniliyor. İkisindeki malzemeler aynı sadece mısır unuyla, peynirin miktarı farklı. Lezzeti tabi ki harika!
- Tulumun Ezgilerinde Haydi Horon’a;
Buraya kadar gelmişken Horon oynamadan dönülmez. Yöresel nefesli çalgı olan tulumun ezgilerinde ‘’Horon’’ bir başka güzel. Özellikle Rizeliler bu konuda oldukça yetenekli, misafirlerini oldukça güzel eğlendiriyorlar.
- Derenin Kıyısında Ahşap Otellerde Konaklayın;
Çamlıhemşin bunun için vageçilmez bir yer. Dere kıyısında şahane oteller var. Kuşların cıvıltısını, suyun şırıltısını dinlenmek için güzel bir yer.
- Kendinize Bir Demli Çay Söyleyin;
Rize denilince nedense aklıma çay geliyor. Merkezden uzaklaşıp yeşile doğru süzüldükçe dağ , bayır çay bahçeleriyle kuşatılmış bile. Rize , çayla 1940’larda tanışmış. Önce tohumu gelmiş sonra kıyı bucak her yere yayılmış. Günümüzde çay endüstrisinin kalbi de burada atıyor. Farklı zamanlarda toplanan çaylar farklı işlemlerden geçerek sofralarımıza misafir oluyor. Yol üzerinde yer alan çay bahçelerine, çay fabrikasına muhakkak uğrayın. Çayın kokusunu, tadını en güzel burada hissedin.