Gezgin Ruhu

Merhaba Pisa

 

 

PİSA, İtalya’nın kuzeyinde Toskana bölgesinde yer alan diğerlerine  göre biraz daha küçük bir şehir olup,  Floransa’ya da çok yakın.  Şehre gelen ziyaretçilerin geneli gibi ilk soluğu, hayalini kurduğumuz  ve anılarımızda yüzlerce fotoğraf karesine sığdıracağımız Pisa Kulesi’nde almadan önce şehrin sokaklarına sızıyoruz. Pİsa’ya ikinci gelişimiz, bu nedenle biraz daha  günlük hayata karışıyoruz. Uzun süreli olmasa da mimarisiyle, kemerli geçişleri, samimi ve sıcak havasıyla gelenleri kucaklayacak nitelikte.

 

 

 

ŞEHRE ulaşımımız  da çok kolay oluyor. Önce Frankfurt’tan başlayan yolculuğumuz, şehrin dışında yer alan ve küçük bir havaalanında verilen hizmetle Avrupa’nın bir çok şehrine ucuz biletle seyahatin kolaylığını sağlayan RYAN Air Havayollarına ait uçakla yaklaşık bir saat süren uçuşla varıyoruz. RYAN air havayolunun bir kolaylığı da el bagajıyla uçabilmek. Bu nedenle saatlerce bagaj bekleme zahmetine katlanmamış oluyoruz. Pisa’nın da havaalanı küçük  ve çok çabuk dışarıya çıkıp, mis gibi İtalyan havasını çekiyoruz. Havaalanında otobüs gişelerinden aldığımız biletlerle (1.5 euro) şehrin merkezine giden otobüslere biniyoruz. Havaalanından sık sık  kalkan otobüsler ana meydan durağı olan PİAZZA Della Sitazione’de  bırakınca buradan şehrin sokaklarına süzülerek kuleye doğru rahatlıkla ilerliyoruz.

 

 

PİAZZA VİTTORi EMANUELLE, meydandaki duraktan uzaklaşınca bir anda karşımıza çıkıyor. Şehrin en büyük adacığı da sanırım burası. Ortada meydanı adıyla şenlendiren Vittoria Emanuelle’nın heykeli de  yer alıyor.

Şehrin ana caddeleri adacığın etrafında yelpaze gibi yayılırken, önümüzde uzayıp giden CORSO İTALİA, meydanından içeriye giriyoruz. Dümdüz sağlı sollu mağazalar, dört katlı binalar, kemerli geçişleriyle tipik İtalyan Mimarisini her sokak aralığında hissedeceğimiz şekilde ahengi bozmadan dizilmiş. Ünlü mağazaların yer aldığı cadde de ilerlerken tam bir alış veriş tutkunuysanız ( bazen ben de öyleyim, ama bazen!) gözlerinizin ara sıra  kaydığını hissedeceksiniz.  Mağazaların önünden geçip, araları bağlayan kemerli geçişlerde gerideki yaşamı merak edip dalıyoruz.

 

 

KARNIMIZ ACIKMIŞ, önümüze açılan kemerden sokak aralarına doğru ilerlerken mis gibi PİZZA kokuları etrafa yayılıyor. Hemen dükkandan içeriye giriyoruz, Akdeniz insanı, sıcak ve samimiyetle karşılayıp her hangi bir masayı gösteriyor ve hemen oturuyoruz. Birkaç masayla sınırlı, içeride sadece bir kişinin özenle pizza hazırlıyor. Boy boy değişik lezzette ve fiyatta pizzaları gösteriyor ve tercihimizi soruyor. Daha önce tatmadığımız bir çeşidi, fazla da açlık hissedince tam bir porsiyon siparişini vermiş oluyoruz. Fırından yeni çıkan pizzalar gelince menünün büyüklüğünü gördüğümüzde, yaptığımız hatayı anlayınca iş işten geçmiş oluyor. Önümüzde kocaman bir pizza yenmeği bekliyor. Bizim gibi patlayana kadar yememek için isteyeceğiniz porsiyona dikkat edin! Burada menüler çok büyük.

 

RENKLİ PANJURLU EVLER, balkonlardan sarkan renk renk çiçekler sokakları güzelleştiriyor. Bazılarında aşağıya doğru hafifçe sarkmış renk renk çiçekler de dikkatimizi çekmiyor değil. Sokağa açılan yüksek kapıların aralıklarından binaların ortasını kaplayan avlular gözümüze ilişiyor. Ara sokaklarda sarkan çamaşırlar, sıcak havanın etkisiyle kurumaya çalışıyor. Belli ki günlük yaşam eskiyi koruyarak devam ediyor.

 

 

MEYDANLARDA YER ALAN MİS GİBİ KAHVENİN TADI, bütün yorgunluğumuzu alıp dinlendiriyor. Sokaklarda artan kalabalık kuleye yaklaştığımızın da göstergesi oluyor. Moladan sonra şehri bereketlendiren ARNO nehrinin üzerinde yer alan PONTE Dİ MEZZO Köprüsü’nden geçerek bir adım daha kuleye yaklaştığımızı hissediyoruz. Ama henüz görüş alanımız da değil. Köprünün iki yanı geniş caddelere açılırken şehrin her yerine ulaşım ya bisikletle( çok fazla olmasa da) , ya da otobüsle. Önümüzde değişik yerlere giden otobüsler sırayla geçiyor.

 

 

Köprüden sonra Borgo Stretto caddesi boyunca ilerliyoruz.  Her yerinde aynı mimarinin izlerini sürdüğümüz yapıların arasında ilerlerken günlük şehrin telaşına karışıp yakınlardaki kalabalığın coşkulu sesini duyar gibi oluyoruz. Yaklaştıkça sesler daha da artıyor. Evet tam karşımızda hafif eğik hali ve  güzelliğiyle karşılıyor. Mucizeler Meydanı’a (Piazza dei Miracolide) varıyoruz. ‘’İğne atsan yere düşmez!’’ tabiri sanırım burası için söylenmiş. Mevsim yaz, aylardan Ağustos, hava sıcak ve buralar çok kalabalık. Gelmek için en uygun zaman ilkbahar veya sonbahar. Yaz ayında bir yandan sıcakla bir yandan da coşkulu kalabalıkla boğuşuyoruz.

 

 

PİAZZA DEL MİRACOLİDE gelince diğerlerini gölgede bırakıp, mıknatıs gibi Pisa kulesi çekiyor. Şehrin de ismini taşıdığı Dünyaca ünlü Pisa Kulesi, 1090 yılında tamamlanan katedral için çan kulesi olarak inşaat edilmiş. İnşaatı 1173 yılında tamamlanmış ve o tarihten itibaren de hiç vakit kaybetmeden güneye doğru eğilmeye başlamış. Zemini balçık olup, beyaz mermerden yapılınca yavaş yavaş zeminin yumuşaklığında bir tarafa doğru eğilmeye başlamış. Bu eğilme artık öyle bir noktaya gelmiş ki kule neredeyse yıkılacakmış. 1987 yılında Mucizeler Meydanı’nı bünyesinde barındıran bu bölge, Piazza del Duomo, UNESCO’nun Dünya Mirasları Listesi’ne alınmış. 1990 yılında başlatılan ve yaklaşık 10 yıl süren çalışmayla da kulenin yumuşak zemini 50 cm kadar düzeltilmiş. Böylece kule yıkılmaktan kurtulmuş, ziyarete açılmış ve eğik duran haliyle popüler olmuş.  İçerisin de, kuleden başka katedral, vaftizhane de yer alıyor. Her gelenin geleneksel pozuyla kuleyi İtme, azcık düzeltme hareketleriyle ortaya güzel, komik fotoğraflar çıkıyor. Bu fotoğrafların birkaç tanesini de ben arşivime ekledim.

 

 

PİSA KULESİ’ne çıkmak isterseniz eğer biletlerinizi 20 gün öncesinden Internet sitesinden alabilirsiniz. 8 yaş altı çocuklar kuleye çıkamıyor. Pisa Kulesi için aldığınız biletle aynı zamanda Katedrale de girebilirsiniz. Bölgede uzunca bir zaman geçirip, biraz da kalabalıktan sıyrılınca tekrar PİAZZA Della Sitazione’ye geliyor ve havaalanına giden otobüse biniyoruz. Yaklaşık 10 dakika süren yolculuğun ardından Havaalanın önünden kalkan birkaç firmanın yer aldığı otobüslerden ilk kalkacak olana binip doğru Floransa’ya uzanıyoruz. Pisa ile Floransa arası 80 km olup, yaklaşık yolculuk bir saat sürüyor, ulaşım için de 5 euro ücret ödüyoruz.

PİSA bir çok yere geçiş bölgesi. Floransa’ya gidecekler için havaalanın önünden kalkan birkaç firmaya ait otobüsle ( 5 euroluk biletlerle) ya da istasyondan kalkan  trenle de  ( 5.80 euro) gidebilirsiniz. Pisa’nın yanı başında yer alan ve Beş Köy anlamına gelen Cinque Terre‘ya da rahatlıkla buradan ulaşabilirsiniz.  Pisa’nın kuzeyinde, yaklaşık 100 km mesafedeki bu köyleri görmeden dönmemek gerekiyor.

 

Exit mobile version