Hayat Burada Yavaş Antiparos Adası

1568
0

IMG_7116

“Sabah kalkıp, biraz sahilde dolaşıp, mis gibi deniz havası alır, hop hemen bir plaja koşarız.” niyetiyle çıktığımız odamızdan bir anda karşımızda beliren tekne ve üzerinde ki ‘’ANTİPAROS’’ yazısıyla yönümüzü,  planımızı biranda değiştiriyor, doğru tekneye hücum ediyoruz. Üstte açık alandaki koltuklara hemen oturuyoruz. Hareket etmesini beklerken biletlerimizi kontrole gelen görevli kibarca, dalgaların fazla olduğunu istersek kapalı bölüme geçmemizin daha iyi olacağını önerip, yanımızdan ayrılıyor. Hemen alt kattaki kapalı bölümde yer alan boş koltuklara yerleşiyoruz. Biraz da hüsran basınca üzerimizi ; ‘’Şimdi ne güzel açıkta, havayı içimize çekip, ara sıra bir sağa bir sola baka baka gidecektik.’’ diye düşünürken, az sonra yolculukla ilgili düşüncelerimizin tamamen yanlış olduğunu anlıyoruz.

Dalgaların arasından bir sağa bir sola devrilecekmiş gibi ilerlerken hafiften bir korku gelişiyor.  Şiddetli esen rüzgarla birlikte tekne küçük, dalgalar büyük sağlı sollu yatmalar çok fazla…

Bir o yana bir bu yana savrularak ayak basıyoruz, ANTİPAROS’a. Hafif silkelenip kendimize gelince önümüzde beliren sokaktan içeriye giriyoruz. Paros’un bir yansıması ama onun yavrusu olacak kadar küçük bir çarşısı var. Sokaklar, yerler aynı taşlarla döşeli. Evler aynı, daha az daha yakın ve daha samimi. Yeni yeni yapılanlar arada gülümserken, eskilerin boyaları yenilenmiş, etrafını saran renk renk begonviller (bu çiçeğin bizim dilimizdeki adı duvak çiçeği, biliyor muydunuz), buraya gel de aşık olma! Sokağın iki tarafına yerleşmiş güzel bir kafenin boş masasına hemen ilişiyoruz. Karnımızdan yükselen çığlığı burada bastırıyoruz. Sonra içeceklerimizle serinleyip tekrar sokakların taş zeminlerinde adım adım ilerliyoruz. Güneş en kızgın zamanını biraz terk ederken sahildeki plaja doğru ilerliyoruz.

IMG_7140

Feribot iskelesini geçince yandaki patikaya iliştirilmiş tabelalar bizi plajlara adım adım ulaştırıyor. Yalnız biraz çorak; tepemizde inleten kızgın güneşle ilerleyip, varınca derin bir ‘’oh’’ çekiyoruz. Etrafa dizilmiş şezlong bolluğundan hangisine uzanacağımıza karar veremeden biraz daha öteye ilerliyoruz. En sonunda sakin ve hemen kıyıda yer alan iki şezlongu belirleyip, rüzgara da meydan okuyarak havlularımızı seriyoruz; şezlonglar ücretli, gelen görevliye ödüyor, adada kaldığımız sürece tek paralı şezlonglara da burada uzanmış oluyor, kişi başı 4 Euro’yu uzatıyoruz. Şemsiyelerin olmadığı, bütün güneşi gölgeleyen çam ağaçların altında sele serpe serilen insanların neden şezlonglara uzanmadığını da anlamış oluyoruz.  Biraz gölge olsun yeter, çok yanmaya gerek duymadan, ağaçların altına çektiğimiz şezlonglarımızda bir dinlenmelik nefesle serin suların içinde yitip giden bedenlerimizi buluyoruz.

Karşımızda Paros’un windsurf bölgesi. Rengarenk süzülen sörfçüler rüzgarla dans ederken, biz ara sıra onları seyredip kitaplarımıza dokunuyoruz.

Biraz rüzgar, biraz serin sular, sıcak havanında katkısıyla günün bitiminde Paros’a dönmek için tekrar iskeleye geliyoruz. İndiğimiz limanda kocaman bir yazıyla karşılaşınca anlık şaşkınlık yaşıyoruz. Hiçbir tekne Paros’a gitmiyor. Burada kaldık mı, feryatlarıyla iskelede birine soruyoruz. Feryatların boşuna olduğunu beş dakika sonra anlıyoruz. Tekneler olmasa da her 20 dakika da bir kalkan 15 dakika sonra hemen Pounda iskelesine yanaşan feribot hazır bekliyor. Girişte aldığımız biletlerle üstte yer alan açık alana yerleşerek bu sefer etrafı rahatlıkla seyrederek kısa süreli yolculuğumuzu yapıyoruz. Bir tarafta sörfçüler bir tarafta gittikçe uzaklaştığımız Antiparos’u seyrederek ilerliyoruz. Pounda’ya varınca hemen iskelede hazır bekleyen otobüse atlayıp soluğu Pariaki Sokakları’nda alıyoruz. Güzel, macera dolu bir günü de Antiparos’ta tamamlamış oluyoruz.

PAROS’A GELİNCE ANTİPAROS’A GİTMEYENİ DÖVERLER!

IMG_7176

Paros’a gelince Antiparos’a gitmeyeni döverler, diyerek gitmeniz için nedenler sıralayalım;

Bir kere oldukça şirin bir ada.

ANTİPAROS, Paros’un zıttı, tersi anlamında. Güney batı yamacında oldukça yakın bir konumda yer alan ve Chora denilen yerleşim bölgesi ve genelini plajların oluşturduğu minik bir adacık. Yaklaşık 5000 yıl önce Paros’un bir parçasıyken sismik hareketler ve iklimde meydana gelen değişimler sonucunda ayrılan ve aralarında irili ufaklı adacıkların bulunduğu bölge de en büyük adacığı ANTİPAROS oluşturuyor.

PAROS’a bakan tarafında birçok plajı yer alırken, diğer tarafı daha çorak ve ıssız. İnce kumu, ışıl ışıl serin suları, ağaçların altında rüzgarın nağmeleriyle serinleyerek en dingin saatlerinizi burada yaşayabilirsiniz.

Daha sessiz bir tatili düşleyenlerin konaklamak için burayı tercih edeceğini de düşünüyorum. Aralara sıkışmış pansiyon ve moteller Paros’taki kadar çok olmasa da ada da konaklayacak yerlerin olması da güzel.

İskelenin hemen karşısında yol boyunca dizili tavernalarda güzel Yunan yemeklerinin tadına bakar, sakin huzurlu bir akşam geçirebilirsiniz.

Paros limanından her yarım saatte bir kalkan tekneler kişi başı 5 Euro’ya ulaştırırken, Pounda ‘dan bineceğiniz feribot 1.4 Euro alıyor. Bu arada biraz tecrübeyle feribotla ulaşımın daha ekonomik olduğunu gördük.  Evler güzel, ortam güzel, plajlar daha da güzel  tam kafa dinlenmelik yer. Eee o zaman ne diyoruz; ‘’ Haydi ANTİPAROS’a !’’.

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz