Bozcaada

1224
1

Çanakkale’nin çevresini gezmeye doyamıyoruz. Gökçeada’dan sonra yönümüzü Bozcaada’ya çeviriyoruz.

 

Çanakkale’den  Ezine’ye geliyoruz. Ezine’den ilk  dolmuşla Geyikli iskelesinden 7.30 ‘da kalkan feribota yetişiyoruz. Yaklaşık bir saat süren yolculuğun ardından 8.30’da adadayız. Kahvaltımızı ada meydanında  yapıyoruz. Bu yöreye ait birbirinden güzel ev yapımı reçeller, peynir ve diğerleri masamızı şenlendiriyor. Bir de yanına menemen eklenince kahvaltının tadından geçilmiyor. Saatlerce masada kalabilirim. Kahvaltıdan sonra sahilde denize  karşı kahvelerimizi  yudumluyoruz.

 

Kahvenin ardından Bozcaada Kalesi’ne ilerliyoruz. Hava sıcak, kaleyi yarım saatte dolaşıyoruz. Güzel manzaraya karşı çekilen birkaç kare fotoğrafın ardından ayrılıyoruz.  

Bozcaada’da iki farklı mahalle yer alıyor. Rum ve Türk mahallelerinin arasında dolaşıyoruz.  Keyifli sokak araları, çiçeklerle sarıp sarmalanmış eski yapılar ilk dikkatimizi çeken ayrıntılar oluyor. Gökçeada’ya göre biraz daha küçük ancak çok kalabalık. Bozcaada tatilcilerin gözdesi olduğu için daha fazla kalabalıkla karşılaşıyoruz.

 

 

Geriye kalan zamanımızı denizde geçirmeye karar verip, meydandan bindiğimiz dolmuşla Ayazma Plajı’na geliyoruz. Özellikle yaz ayları ve hafta sonunda  her beş dakikada bir minibüs kalkıyor. Dolmuş kalabalık ve biz ayakta gidiyoruz. Sahilde plajın hemen karşısında birkaç tane mekan yer alıyor. Plaj bayağı kalabalık yer bulamayınca hemen mekanlardan birinde açlığımızı kırıyoruz. Plaj yavaş yavaş boşalıyor,  boş bulduğumuz şezlonga yerleşiyoruz. Buraya ya sabahtan geliniyor ya da akşamüzeri,  arada geldiğinizde yer bulmak mümkün değil. Denize adımımı atar atmaz  titriyorum, su  çok soğuk. Titreye titreye açılıyoruz. Keyfimiz yerinde, hava da güzel olunca  akşama kadar burada takılıyoruz. Akşam olunca tekrar dolmuşla merkeze geliyoruz. 

 

 

Akşam yemeği için daha önceden rezervasyon yaptırdığımız  Asmalı’da, bize ayrılan masaya oturuyoruz. Buraya hafta sonu ya da yazın gelirseniz muhakkak gün içinde rezervasyon yaptırın yoksa yer bulamazsınız.  Hava güzel, mekan kalabalık ve keyfimiz yerinde,  birbirinden lezzetli yemeklerle ilk günü tamamlıyoruz. 

İkinci gün otelimizin bahçesinde kahvaltımızı yapıyor, yeni güne enerji topluyoruz. Kahvaltı bitince sahildeki şezlonglara kendimizi atıyoruz. Kahvenin lezzetine, denizin ahenkli sesi de eklenince güne keyifli başlıyoruz. Uzunca bir  zamanı burada aylaklıkla geçiriyoruz. Sonra çevreyi keşfe çıkıyoruz.

 

Günün ilk soluğunu Bozcaada Müzesi’nde alıyoruz. Müze, 2006 yılında Hakan Gürüney’e tahsis edilen 130 yıllık binada, 45 ayrı konu başlığında 6000’den fazla fotoğraf belge ve obje sergileniyor. Bozcaada, konumu, sokakları,  mimarisi, insanları, panoraması, mabetleri, tarihi, çevre tabiatı, denizi ve  eşsiz özellikleriyle kısacası her şeyi ile özel bir ada.

Sokaklarda fotoğraf molaları, aralarda keşif turlarından sonra tekrar soluğu Ayazma’da alıyoruz. Ayazma Plajı, adanın en güzel koylarından biri. Hafta sonu çok kalabalık. ”İğne düşse, yere değmez!’‘ tabiri burası için kullanılmış sanırım, o kadar kalabalık. Neyse bir şekilde iki şezlong bularak yerleşiyoruz. Deniz, keyif, sohbet derken gün bitiyor. Akşam yemeği için bu sefer Battı Balık’ı ayarlıyoruz. Sohbet, lezzetli yemekler derken bir gün daha bitiyor.

 

Ertesi  gün dönüş yolculuğu başlıyor. Geldiğimiz izleri takip ederek evimize dönüyoruz… 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz