Aşkların, Aşıkların Şehri PARİS

1670
0

 

Daha dün gibi hatırlıyorum, ilk yolumun kesiştiği günü sene 2000. Ne kadar uzun zaman olmuş. Sonra iki defa daha geldim. İlk gelişimdeki heyecan yoktu, yüreğimde. Aşkların, aşıkların şehri burası, Paris yahu! Benim de ilk gelişimde ‘’pıt pıt’’ attı, yüreğim. O heyecanıma göre umduğumu buldum mu, bilinmez? Gizli bir çekiciliği var nedense, seviyorum diğer şehirler gibi burasını da!

Seine Nehri etrafına kurulmuş, eski şehir diyorlar buraya. Yüzlerce yıllık yapılar da burada. Gözü gibi bakıyorlar; evlere, sokaklara. Uzaktan bakıldığında ucu bucağı belli olmayan koskoca bir şehir aslında. Turistik açıdan baktığımızda eski şehir ilgimizi çekiyor. Diğer Avrupa şehirleri kadar temiz olmasa da herkesin kalbini fethetmiş nasıl olsa!

Her şeyden önce düzenini, sokaklarını, tarihe meydan okuyuşunu seviyorum… Burada atılmış her türlü düşüncenin tohumu, ilk isyan da burada! Gezerken caddelerinde, 1700’ler deki devrimi gözümün önüne getiriyorum. Şöyle bir ürperiyorum… Modanın, lüksün Dünya başkenti ayrıca. Olmasa da  öyle nitelendiriliyor. Paris, “Işık Şehir” (Ville Lumière) diye de anılıyor.

Paris aşkların şehri, aşıkların da! İlk evlenme teklifini burada alıyor genç kızlar. Almayanlar da düşlüyor. Mesela Eyfel’in altında teklif gelse ya da Seine’de gezerken, güzel olmaz mı?  Aşkınızı ölümsüzleştirmek için sizden önce asılmış kilitlerin yanına bir de sizinki eklense, anahtarı da doğru nehri boylasa…

Sevgiliyle dolaşmalı bu şehirde, sımsıkı sarılmalı… Bizim gibi arkadaşlarla gelince sadece hayalleriniz süslenir. Bolca şehre, aşk üzerine hayal kurup, durursunuz. Neyse lafı fazla uzatmayalım…

 

 ‘’Gelince ne yapmalı, nereler gezmeli ?’’ kısmana geçelim hemen;

Avenue des Champs-Élysées yani Şanzelize Caddesinde Çok Gezin

En ünlü caddesinde dolaşıyorum. Şanzelize yani Avenue des Champs-Élysées ‘’Melekler Tarlası ‘’diye fısıldıyor, rehberimiz. Bir ucu Concorde Meydanı ve dikilitaş, diğer ucu ise Arc de Triomphe yani Zafer Takı. Zafer Takı’nın, Napolyon için yapıldığı söyleniyor. Şehre bu kapıdan girmiş. Şimdi caddenin sonunda bir adacığı oluşturuyor. Görkemli de aynı zamanda. Bir gece vakti karşısındaki direğe dayanmış, yorgun, biraz da ıslak bedenimle bir pozum bile var. Hareketli bir cadde. Ünlü mağazalar olduğu gibi kabareler de burada. Buraya kadar gelmişken Kabare izlemeden de dönülmez her halde.

Concorde Meydanı’da diğer ucunda yer alıyor. Meydanın  hemen gerisinde Jardin des Tuileries Parkı var. Parkın bir ucunda Concorde Meydanı  diğer ucunda   Louvre Müzesi. Buraya kadar gelmişken müzeyi muhakkak gezmeli.

Müze 1793’te açılmış. Fransa’nın ilk devlet müzesi aynı zamanda.  Louvre Müzesi’nde dünyaca ünlü Mona Lisa tablosu da sergileniyor. Müze çok büyük, günün uzun bir zamanını burada geçirmelisiniz.  İçeri de birçok önemli eser yer alıyor. Benim gibi bir kaç defa gelip, bir türlü gezemeyenlerdenseniz, o zaman da çok ama çok üzülmelisiniz! Sırf bu müze için tekrar Paris’e gelmeyi isteyenlerdenim.

Müzenin mimarisi de çok güzel. Dışarıdan seyretmek bile etkiliyor. Girmeyip, dışarıdan bakıp, dönecek kadar da etkileyici. Unutmadan müze salı günleri kapalı…

Notre Dame Katedrali

 

 

Filmlere konu olacak kadar ünlü, mimari açıdan baktığında da etkileyici. Sanatsal… Meryem Ana’ya adanarak yapılmış olan gotik yapının içinden çok dışı gelenleri etkiliyor. 19. Yüzyılın başlarında yıkılma kararı alınmış, o dönemde Victor Hugo ‘’ Notre Dame’ın Kamburu’’ adlı romanı yazdıktan sonra halkında desteğini alarak, katedralin yıkılmasını önlemiş.  Romanın birçok kez filmi çekildi, tiyatro ve opera oyunları da sahneleniyor.

Eyfel Kulesi Önünde Birçok Fotoğraf Çekmeli

 

 

Eyfel Kulesi önünde birçok değişik pozda fotoğraf çekin, isterseniz kulenin üst katına çıkıp Paris’i seyredin. Bence buraya kadar gelmişken hepsini yapın. Kule aynı zamanda Paris’in sembolü. Parisliler;  ‘’ gerekli mi, gereksiz mi?’’ tartışa dursun.

Montmartre Tepesi’nde dolaşın Sanatla Kucaklaşın

Gelen turistlerin uğrak yerlerinden biri de Montmartre Tepesi.  Sokakları kalabalık cıvıl cıvıl… Daracık sokaklar, minik dükkanlar, değişik tasarım mağazaları ve meydandaki ressamlar. Montmartre Tepesi’ne ayrıca Ressamlar Tepesi’de deniyor. Güzel havalarda meydan rengarenk. Resim yapanlar, yaptıranlar, karikatür çizenler, çizdirenlerle dolup taşıyor.  Bazı sanatçılar fotoğraf çekilmesini istemiyor, fena tepki gösteriyor. Aman dikkat edin, fırçayı yersiniz!

Montmartre Sokakları’nda Dalida’nın İzini Sürün

 

Ünlü şarkıcı Dalida’yı  kaçınız tanıyor? Kaçınız şarkılarıyla büyüdü? Bilinmez ama bir gerçek var, sesi büyüleyici. Çocukluğumdan beri şarkılarını dinler ve mırıldanırım. Size Dalida’nın yaşamını, inişleri, çıkışlarını ya da aşklarını anlatmayacağım. İlgilenirseniz zaten bilgilere de kolay ulaşırsınız. Paris’e kadar gitmişken, hazır Montmartre’de dolaşıyorken ünlülerin evinin önünden geçin. Alan Delon da burada oturuyor. Gitmişken onu da ziyaret edin. ( şaka tabi, evi görün ama!)

Seine Nehri Kıyısında yürümeli

Şehre hayat veren Seine, kıyısı boyunca romantik yürüyüşler yapabilirsiniz. İsterseniz de tekne turuna katılabilir, Paris’i bir de Seine üzerinden seyredersiniz. Değişik kareleri yakalayacağınız ve sık sık denklanşöre  basacağınız anlar da burada olacak! Turlar yaklaşık 13€, yemekli isterseniz 25-30 € arası değişiyor. Notre Dame Katedrali’ne yakın yerden başlıyor.

Disneyland’a Gitmeyi Unutmayalım!

 

 

Çocukken Disney’in büyülü dünyasından ne çok etkilenmiştik. Televizyonun camına yapışırcasına merakla, keyifle izlerdik. Şimdi o hayallerin havuzunda gerçeği yaşamak farklı olur her halde…Buraya kadar gelmişken ve vaktinizde varsa, bir günü buraya ayıralım, lütfen! Yeniden geçmişe dönüp, içimizdeki çocuğu sevindirelim, mutlu edelim. Disneyland’la ilgili diğer ayrıntılar ise  ‘’Disneyland Paris’’ yazısında olacak, çok yakın da!

 

Alış Veriş Yapın

 

 

Alış veriş yapın. Mesela kendinize parfüm, sevdiğiniz, ihtiyacınız olan kozmetik ürünlerini alın. Bunun için marketler var. Şanzelize bu açıdan zengin.  Galeries Lafayette’te de girin ve çıkmayın. Katları tek tek dolaşın, fiyatları görünce yüksek bulduklarınızı bırakın. Ama mağazadan çok bir opera binasını andıran yapıyı gezin, alış veriş tutkunlarının arasında dolaşın. En üst katında kafede oturup, manzaraya karşı kahvenizi yudumlayın. Ara sıra da kendinizi şımartın. Bir şey almadan da dönmeyin!

Yemek, İçmek

Değişik kafe ve restoranlara rastlayacağınız, zengin menüler, birbirinden lezzetli tatlar burada, Paris’te. ‘’Şurada şunu yiyin, burada bunu’’  demeyeceğim.  Ancak midyenin her türlüsünü, soğan çorbasını, bir de milföy tatlısını muhakkak ama muhakkak tadın, eminim sizde çok seveceksiniz.

Ulaşım Nasıl Acaba?

Paris ulaşım açısından Zone denilen bölgelere ayrılmış. Gezilecek yerler 1. Zone’da bulunuyor. Ulaşım araçlarını kullanmak için bilet şart. Normal bilet yani ticket t+’ün tanesi 1.9 €,  10’luk olarak alırsak 14.45 € ödüyorsunuz. Böylece daha ucuza gezmiş oluyorsunuz. Eğer bizim gibi Şanzelize’de konaklarsanız, bilete ihtiyaç duymadan her yere yürüyerek de ulaşıyorsunuz.

Konaklama

Gelmişken Şanzelize’de kalın derim. Olmadı, Opera bölgesini de tercih edebilirsiniz. Hemen not alınız  lütfen! Eski binalarda, şık döşenmiş odalarda konaklayın. Zevkli ve keyifli bir tatil yaşayın. Yok, daha ekonomik olsun, metroyla her yere ulaşırım derseniz o zaman eski şehirden biraz uzaklaşın, yeni modern dünyaya karışın. Daha uygun ve daha ucuza oteller, hosteller bulabilirsiniz.

Geriye Kalanlar, Kısa Anekdotlar

Dönünce bir kere mutluluktan birkaç gün uçuyorsunuz. Etkisi öyle ‘’tak’’ diye geçmiyor. Dolaşırken çantanıza, önemli eşyalarınıza sahip olun ne olur, ne olmaz! Özellikle kafelerde, dışarıda otururken çantanız ya da önemli eşyanız bir anda buhar olup uçabilir. Bana olmadı ama yandaki masada oturan kızın çantası yok oldu.

Bazıları çok ciddi, bazıları da çok sevimli. İngilizce sorarsın, Fransızca cevap alırsın. Anla anlayabilirsen. Taksilerin ön koltukları sürücüye ait, kitabını, gazetesini oraya koyuyor. En çok okuyan sürücüler de bu şehirde. Sakın şaşırmayın! Çok sportifler ayrıca. Öğle tatilinde bile her yaştan birilerini koşarken, kayarken görebilirsiniz. Hafif ve sağlıklı besleniyorlar. Yemekler de çok lezzetli zaten. Ara sokaklarda dolaşırken çitlerle çevrili alanlarda asmaları görünce şaşırmayalım. Şaraplarıyla ünlü bir yerdesiniz. Bir avuç toprak bile bereketli. Şarap severseniz eğer gelmişken denemelisiniz!  

Gece yarısından sonra farklı bir şehirle karşılaşıyorsunuz. Diğer büyük şehirlerdeki gibi perde kalkıyor. Gece capcanlı. Genelde gençler sokaklarda. Yabancılara dikkat edelim, her an çevrenizi sarıp size adres sorma bahanesiyle özel eşyalarınızı isteyebiliyorlar. Grupla dolaşıyorlar. Her şehirde olağan şeyler bunlar. Şehrin güzelliğini yaşayın, keyfini çıkarın, bir değil bir çok kere gidin, gezin ve her seferinde yeni yerler keşfedin….

 

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz